2011/07/28

Trend raporu: Jean short

Yaz bitmeden mutlak suretle edinilmeli, giyilmeli ve giydikçe "iyiki de almışım bu şortu" hissiyatı ile dört bir yanınız sarılmalıdır.



Bu sene önce yaz gelmek bilmedi, şimdi de "acaba havalar daha ne kadar ısınabilir? resmen kavruluyoruz!" modundayız.
Hem sıcakta pişmemek, hem de şıklığımızdan taviz vermemek için ne giyebiliriz ya da indirimlerin hızla devam ettiği şu günlerde ne almalıyız bizi kurtaracak?

Şort, hem de en kotundan, tam da bu ihtiyacımızı karşılamak için icat edilmiş.
İster tatilde, ister ofiste giy,
ister festivale git, istersen özel bir davete.
Hippi de olabilirsin, salaş da, 
romantik de görünebilirsin, feminen de.
Neyle kombinlediğine bağlı sadece!
"Ne giysem?" diye düşünmek yersiz, giy-çık.





Yırtık paçalısı da mevcut, üzeri işlemelisi de.
Renkli renkli giymeyi sevenler için de çok fazla renk seçeneği var.
Hele bir de üzerinde rengarenk baskıları olanlar varkı en sevdiğim ♥ ♥ 


İster dizlerde giy, ister kısa, istersen kıvır paçasını, mis..


Giymediginiz ama atmaya da kıyamadıgınız kotlarınız varsa hiç acımayın, kesin paçasını. çıkarın püsküllerini ortaya. 
iyiki de yapmışım diyeceksiniz ;)

2011/07/24

Trend raporu: Kısa etekli gelinlik

Gelinligin bir kadın üzerindeki etkisi ve albenisi tabiki anlatılmaz yaşanır. 
Bembeyazdır..
Dünyanın en çirkin kadını bile gelinlik içinde bi başka güzel görünür. Bunu hakkaten anlayamıyorum ama gerçekten de öyle!
Küçük kız çocuğuyken bebeklerimize giydirdigimiz elbiselerdeki gibi kabarık kabarıktır etekleri..
Ve kuyrukludur.. Hatta kuyruk ne kadar uzunsa o kadar iyidir. Teorikte böyle söylenir ama pratikte hiç de öyle olmuyor hanımlar, kesip bir kenara koyasınız geliyor o kuyrugu ilerleyen saatlere doğru.

Öyle büyüleyici, hipnoz edici, akıldan çıkmayan, "bari en azından her yıl dönümümüzde giyeyim ben bunu" dedirten, giyince çıkarılası gelmeyen bir merettir gelinlik..

Benki bu konuda hevesimi almış hatta hem kınada hem dügünde giymek suretiyle 2 defa bu heyecanı yaşamış biri olarak, hala modaevleri önünden geçerken "ay şu ne kadar güzelmiş" diyebilecek kadar her sene nikah tazelemeye hazırım ^.^
Huyum kurusun.


Ama bugün size farklı bir gelinlik akımından bahsedicem.
Bildigimiz uzun uçuş uçuş etekleri olan, kuyrugu boylu boyunca uzanan gelinliklere inat, kısa etek boyu ile hanım kızımıza o koşturmacalı ve bol göbek atmacalı gününde son derece yardımcı olacak bir alternatif.

Genelde nikah sonrası yemekler, partiler ya da kına organizasyonları için tercih edilen, geline gelin oldugunu hissettiren ama kuşlar gibi uçmasına dahi izin verecek kadar etekleri dolaşmayan bir elbise de diyebiliriz onlara aslında.

"Mini ve Tea length gelinlik "

Mini gelinlik dedigimiz zaten hepimizin bildigi mini oluyor :) Gelinin masumiyetine seksilik katması açısından tercih edilebilir, ama ben her zaman gelinin masum kalmasından yanayım o gün için en azından :)






Eteklerinde tüylerle daha cici bir görünüm kazandırılabildiği gibi,
üzeri lazer kesim tüllerle kaplanarak 2 numaralı arkadaşınki gibi kelebeğimsi bir görüntü de elde edilebilir.
Hatta "ay uzun mu olsa kısa mı olsa" diyenler için de bir yanı mini, diğer yanı yerlere kadar uzayan hatta kuyruklu modeller de mevcut. Benim bu sınıftaki tercihim sanırım 3 numaralı gelinlik olurdu.

Bide tea-length gelinlikler varki onların her birine ayrı ayrı kalbimi koyarım.
Nasıl hanım hanımcık gösterir, nasıl 60'lı yıllara götürür giyen hatunu ^.^
Hele bide saçına şapka ya da benzeri kocaman bir aksesuarla taçlandırırsa of of off..
Misal şu aşağıdaki gelinlik acaba sadece bana mı bu kadar güzel geldi o kocaman çiçekli saç bandıyla ♥ ♥ 





Bileklerden biraz üstte, dizlerden biraz daha aşağıda bi yerlerde etek boyu. İşte bu yüzdendirki kimilerini kısa ve basık gösterir. Öyle herkes giymemelidir ;)

İçimdeki 60'lı yılların kadını zaman zaman hortladığı için sanırım ben bu modelleri hep daha feminen, modern, rahat, sevimli, seksi buluyorum.

Düğün dernek işlerinin tavan yaptığı şu sezonda kafası karışık ve hala "acaba ne giysem" diyen gelin adaylarımız ve beyaz giymemeleri suretiyle geline eşlik edecek nedime adaylarımıza fikir verebildiysem ne ala ^.^

Belki sizin de klasikler dışında beğendikleriniz ve önermek istedikleriniz vardır. 
Var mıdır?

2011/07/22

Brandlife

Eskiden böyle miydik?



Teknolojiden bi haber geçen çocuklugumuz, sokakta çamura batana kadar oynayarak, bisikletten salıncaktan düşüp kollarımız bacaklarımız morarıklar içinde kendimizden emin bir şekilde sokak aralarında fink atarak, arkadaşlarımızla toplaşıp evcilik/ögretmencilik/doktorculuk gibi hayal gücümüzün sınır tanımadıgı oyunları oynayarak, arada misket oynayıp erkek çocuklara fark atarak


bazen de gündüz saçlarını sevgiyle tarayıp ördüğümüz bebeklerimizi gece Chucky'ye benzediği için odamızdan atarak geçmedi mi?



Şimdi de tamamen duygusal oyuncakların ve çekirdek sayısını benim bile bilmedigim bilgisayarların çocukları tatmin etmedigi bol radyasyonlu bi dönemdeyiz. 



Sanırım biz en şanslı kuşakmışız 80ler :D

Şimdi gelelim esas konuya. Benim burda yorumlamak istedigim arkadas yukardaki bayan kişi pek tabiki.
İtiraf ediyorum ben de onun gibi Starbuckslılaştırılanlardanım. Ama yeri gelir gözleme de yaparım evimde, hünkar beğendimden de taviz vermem.



Peki nedir bu marka takıntısı? Evet kabul, bazı ürünler vardır, markasız ya da ucuz diye markası duyulmamışından alırsanız iki gün sonra elinizde kalır, garantisi de yoktur! Misal elektronik alet edevatlar.

Ama şimdi gidip de bi salata kasesine 80 TL verip içine domates salatalık koymanın da ne kadar yersiz olacagını söylememe gerek yok sanırım.
Ya da
bilmem neyin ojesi bu, tırnaklara çok iyi geliyomuş, hatta yeri geliyo konuşuyomuş bile diyen, satıcıların gazabına ugrayıp 1-2 liraya alabilecegi oje icin 50 TL veren arkadaslar. 
Bu kadar iyi niyetli olmaya ne gerek var?

Giyim konusunda aynı şeyi söyleyemicem ama.
Marka takıntım yoktur evet, ama asla vazgecemeyecegim markalar vardır ^.^
Bazen çulsuz görünümlü bir dükkana girip onlarca şey begenip alır çıkarım, ikinci el bile olur farketmez.
Bazen de aybaşı geldiginde maaşı göremeden kredi kartına yatıracagımı bilsem de, içten içe içim cız etse de "amaaan kaç kere geliyoruzki dünyaya" mantıgıyla kendimi ruhsal yönden rahatlatarak kasaya ilerlerim emin adımlarla.
Napayım bu konuda hassasım :D
Sınırım yok, + sonsuzla - sonsuz arasındayım.
Sizin sınırınız var mı merak ettim?

2011/07/21

Yolcudur abbas / Trabzon 2011 - EYOF


Dikkat dikkat!
Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları olarak bilinen EYOF organizasyonu bu sene Trabzon'da! 
Kendisi Türkiye'nin olimpiyat düzeyindeki ilk spor organizasyonu olup, yarışmalar 25 Temmuz Pazartesi günü başlayacak. Atletizmden cimnastiğe, judodan yüzmeye kadar 9 farklı branş mevcut.
Kışın Erzurum'da benzeri düzenlenen kış olimpiyatlarında bulundugumdan biliyorum, bu tür organizasyonlar hem keyifli, hem de Türkiye için büyük bir artı!
Gelebilen varsa koşsun gelsin.
Hem olimpiyatlardan, hem denizden, hem Trabzon'un mükemmel doğasından hem de lezzeti anlatılmaz yaşanır pidelerinden faidelensin!

Şimdi siz diyceksinizki minikkuşun olimpiyatlarla ne alakası var? Duyuyorum sizi :)

Bizki sistemin işleyişini sağlayan bilişim insanları olarak kameraların arkasında çalışan naçizane mühendisleriz, evet bizleri göremezsiniz.
Ama siz yine de kameralara takılan rengarenk birini görürseniz dikkat edin, o ben olabilirim \o/
Yeme-içme-çalışma hengamesinde vaktim olursa bikaç yöresel post hazırlayabilirim önümüzdeki günlerde :)

Hadi bana eyvallah :)

2011/07/11

Haftasonu panorası :)




Bir önceki postumda da belirttigim gibi, bu aralar bi koşturmaca içindeyiz. 
Bir yandan iş yoğunluğu, diğer yandan arabamızı satıp yeni araba alma telaşımız. 
Tabiki de bir yanda da sürekli beni dürten tatil ihtiyacım..
Arada böyle yeşillik gördüm mü, etraf da biraz sakinse hemen Ju'ma diyorum "çek". Yoksa bu iş böyle gitmeyecek, adımız tembel blogger minikkuşa çıkmasın allah muhafaza :)









Elbisem o kadar rahat ve bolki, her an her yerde poz verebilirim ^_^
Başka bir günde yeni bir postla tekrar görüşene kadar esen kalın efem :)
biz de o sırada arabayı alıp gelelim :)

2011/07/07

Trend raporu: Peter Pan stayla

Son bir kaç senedir elbiselerde, gömleklerde, kazaklarda, bluzlarda, her bişeyde sıkça karşılaştığımız bir ayrıntı: Bebe yaka


Gömlek giymekten genelde pek haz etmem (dik yaka faktörü sebebiyle). Ammaaaa, hatları yuvarlatılmış özellikle de yukardaki fotograftaki gibi renkli kumaşlarla çalışılmış yatık bir yakaya asla hayır demem. Pijamama bile takıp yatabilirim yani o derece :)


Bebe yaka dediğimiz şeyin tarihçesine baktıgımızda, aslında bildiğimiz bebek önlüğünün evrimleşmiş halini görüyoruz. 
İlkokulda önlügümüze takılan yakalıklara da göz kırpmıyor değil hani.

Hem şık, hem şirin, hem de kullanışlı - özellikle ütüleme konusunda :)

Ben sezercik yakası diyorum, çünkü bana hep türk filmlerinin afacan cocuğu sezerciğin okul hallerini hatırlatıyor ^_^
Ama gelin görünki ünlüler dünyasında Peter Pan yaka olarak pek popüler.






Emma Watson'ın yaşına ve tipine en uygun kombinlerinden biri olmuş bu arada. Saçlar da kısa olunca iyice bi Peter Pan havasına bürünmüş, ama elbise farkıyla son derece feminen ;)



Biçmeyi dikmeyi sevenler için de yapımı son derece basit bir aksesuar. 
Evdeki artık kumas parcalarıyla birbirinden güzel yakalar dikebilirsiniz. Sonra da
 ister kolye gibi boynunuza takın,
isterseniz kazagınıza, elbisenize yaka yapın. 
Seçim sizin :)

Benim favorim en tepedeki ablamızın çiçekli yakası. Hemen kalbimi koydum 


2011/07/06

Çekirdekten yetişme: Suri Cruise

Bugün size minicik küçücük içi dolu turşucuk bir moda kokanasından bahsedicem: Suri Cruise



Henüz kendisi tek haneli yaşlarda olmasına rağmen gardrobunda taşıdığı servet değerindeki ayakkabılarıyla geleceğin Victoria Beckham'ının yetişmekte olduğunun sinyallerini de veriyor.


Katie Holmes ve Tom Cruise'un süslü kızı Suri. 
Hani böyle sıkıştırılıp küçültülmüş bir kadın gibi geliyor bana nedense :) 
Henüz kendi boyu 70 cm iken, bacaklarında bisiklet kazalarından kalma morarıklar varken ve hala kucagında pofuduk oyuncaklarıyla dolaşıyorken senin neyine diyesim geliyor 5 cm topuk :)


Tabi hep topuklu olmaz diyip, arada babetin rahatlığından da faidelenmeyi ihmal etmiyor ikoncan kızımız.


Şimdi sıkı durun esas bomba geliyor. Bilen bilir, özel yapım Louboutin ayakkabıları bile olan bu hanım kızımızın yaklaşık 150 bin dolar değerinde ayakkabı koleksiyonu olduğu söyleniyor. Ben yabancı basının yalancısıyım valla. 
Bitmedi dahası var.
Gardrobundaki cicilerinin toplam bedelinin de 3 milyon dolar olduğu yönünde fısıltılar var. 
E agzı olan konuşuyo tabi, torba degilki büzesiniz diimi.


Ne yalan söyleyeyim, bir ayakkabı tutkunu olarak gurur duydum çekirdekten yetişme bu cimcimeyle. 
Ben de kızım olsa, topuklu ayakkabıların yalnızca özel davetlerde giydirilmesi suretiyle, seve seve böyle giydirir oyuncak bebek gibi süsler çıkarırdım gezmelere :) 
 Sizce de çok şirin değil mi? ^_^

2011/07/05

Tasarımcı: by d.capan

Bugün sizlere uzun zamandır tasarımlarını yakından takip ettiğim fakat nedendir bilinmez sizlerle paylaşmayı akıl edemediğim bir tasarımcıdan, Demet Çapan'dan ve onun birbirinden renkli, eğlenceli, kımıl kımıl tasarımlarından bahsedicem.


incik boncukları nasıl ve nerede değerlendireceğini iyi bilen bir zat kendisi. Bazen uçuk kaçık, bazen hanım hanımcık, ama hep eğlenceli tasarımlarıyla çıkıyor karşımıza.


Misal ben bu terlikleri yatarken bile çıkarmak istemezdim ayağımdan.


Çizgili terlikteki hello kitty'den mi başlasam, yoksa puantiyeli fiyonktan mı, yada her yerinde ponponları ve kurdelaları olan "tam benlik" terlikten mi.. ay bilemedim..

Bide işin güzel yanı o kadar çok seçeneğiniz varki..

- ister şıpıdık terliğini kap git plajlara,
- ister bluzunun yakasına şöyle afilli bir broş tak,
- çantamla uyumlu apoletlerim olsun diyorsan o da mümkün.






Bir de t-shirt detayları var tabi görmek isterseniz ^_^



Şu çizgili arkadaşa tam kalp koyacaktımki zaten kendinden kalpli ^_^


Bunlar da gördüğünüz üzre bendenizin puantiye ve fiyonk aşkını bir arada sunan naçizane küpeler.

Seçim yapmak istemiyorum, bunların hepsinden alasım var desem?
Demetcim sen en iyisi hepsini sar bana ^_^

Ay ben de istiyorum onlardan, nasıl keşfetmemişim böyle bir yetenegi diyenler de hanım kızımızın blogunu şurdan takip edebilir ;)

2011/07/03

Haftasonu üretkenliği

Malzemeler:
1. Plaj elbisesi olmaktan başka bir işe yaramayan uzun t-shirt
2. Uzun zamandır giyilmeyen ve askıda yalnızlıga terk edilmiş beyaz bir gömlek

Yapılacaklar:
1. Gömlegin kolları kıvrımlı olacak şekilde kesilecek.
2. T-shirt kesilerek crop-top yapılacak.
3. T-shirt'ten artan parçalarla gömlege yeni bir yaka yapılacak.

Bakalım bu haftasonu kendim için ne yapmışım?



Gömleğin kollarını yarım yuvarlak halinde kestim. Giyince pek daha güzel anlaşılıyor.

 

Tunik seklindeki t-shirt ü keserek salaş kısa t-shirt haline getirdim.
Artan kumaşlarla ise gömleğime desenli bir yaka yaptım.
Dipnot: dikiş makinemdeki teknik problem sebebiyle dikiş işlemini naçizane elimle yaptım :)


Hem yazın giyilebilecek, hem de kışın özellikle düz renk kazaklar içinde yakasıyla "ben burdayım" diyecek bir gömleğim oldu artık. 


Cep telefonuyla çekip hemen sizlerle paylaşmak istedim. En yakın zamanda güzel bir kombin yapıp size sunucam.