2012/02/25

Ne ararsan var.

Evet arayı çok açtım farkındayım. Fotoğraf makinemle küçük bir ayrılık yaşıyorum bu aralar diyerek açıklamamı yapıp eski fotoğraflarımla sizi başbaşa bırakarak hemen başka bir konuya hızlıca girmek istiyorum.
















Blogumun istatistiklerine falan bakarken uzun zamandır dikkatimi çeken, gülmekten çeşitli katılmalar yaşamama sebebiyet veren bazı arama kriterlerinden bahsetmek istiyorum izninizle. 
Dipnot: Alışveriş Danışmanı Reyhan'ın şu postunda da bu konuyla ilgili şahane malzemeler var, eline su bile dökemem ben:)
Şimdi yemek yiyenler yemeğini, yanındakine hararetli bişekilde bişey anlatan birileri varsa onlar da lafını bitirsin ve full konstantre olsun bu konuya. Öylesine "ne ararsan var" cinsinden bi blogum varmışki, aranan kelimelere bakınca ben bile hayret ettim. Dikkatinizi verin, belki sizin de işinize yarar bilgiler vardır :P

Kızkardeşimle aramızdaki konuşmalarda sıkça Türkçeye yeni kelimeler kattığımızdan söz etmekteydim sizlere. İşte şimdi iftiharla sunuyorum, aranan kelimelerden biri "idük". Kesin bizim gibi manyak başka insanlar da var ve onlar da aynı şekilde "acaba bizim gibi böyle abuk subuk kelimelere anlam yükleyenler var mıdır" düşüncesiyle girip bakmışlar idük nedir ne işe yarar, yenilir mi içilir mi gibisinden.

Cennet çöküğü var mesela. Ulan o kadar ordan burdan bahsediyorum, adam gidip Mersin'deki Cennet çöküğünü ararken beni buluyo. Bloga bi giriyo, kızın biri giyinip kuşanıp deli deli bişeyler anlatmış blogunda. Ama cennet çöküğü sadece bi cümle içinde geçmiş, yalan yok. Adam kafasında bir sürü soru işaretiyle sayfayı terk ediyo ve hala düşünüyo ben nasıl geldim buraya diye.

Kırmızı çoraplı kadınlar şeklinde arama yapan insanı çok merak ediyorum ben. Bir sürü kırmızı çorap giymiş kadını bir arada görmek midir amaç? Bi sendika gibi, kırmızı çorabın varsa ve tabiki kadınsan girebiliyosun buraya. Sonra o sendikaya bağlı kırmızı çoraplı kadınlar toplaşıp yemeğe çıkıyo, alışveriş yapıyo falan. Üstelik görünüşe bakılırsa ben de onlardan biriyim. 
Her türlü kırmızı çorapsal konularda bana danışabilirsiniz. Rahat olun, çekinmeyin.

İşte benim en güldüklerimden biri :)))))))
Minikkuşun blogspot gömleği. 
Blogspota girerken giydiğim gömlek mi, yoksa hiç üzerimden çıkarmadığım ve her postumda giydigim bi gömlek mi? Öyle bi gömleğim mi varmış da haber vermemişler bana? Madem öyle üniforma gibi bi gömleğim var, neden her sabah hala ne giysem diye düşünüyorum ben? Kafamda deli sorular ve ben hala gülüyorum bunları yazarken. 
"Tatlıııım blogspot gömleğimi bulamıyorum, kirli sepetinde mi?" aahaahahaha :))

Yine görüşelim ya.

2012/02/14

Arkataş

Bugün bana göre abartılmış, şişirilmiş ve ticari emellere alet edilmiş herhangi bir gün. 
Sevgili ya da sevgisiz olmakla alakası yok, kimse balkabağına dönüşmüyo yani günün sonunda.
Bugünün bende 2 anlamı var.
Benim için dünyadaki en kutsal şeyin, annemin doğumgünü.
ve bir minikkuşun temellerinin atılmasına vesile olan güzel bigün, annemle babamın evlilik yıldönümü.

(internetten alıntıdır)

Orta Asya'da, insanların savaşırken ok ve yay kullandıkları dönemde, Türk savaşçılar arkalarından gelebilecek saldırıları önlemek için sırtlarını bir taşa dayarlarmış. Hatta bu taş sırf bu amaçla, yani onları korusun kollasın diye oraya özellikle yerleştirilirmiş.

Bu taşın adı arkataş

Şimdi hepinizde bi "noluyo lan, niye durup dururken savaş konusuna geçtik" durumu var biliyorum.

İnsanın güvenle arkasına yaslanabileceği, gelecek her türlü kötülüğe karşı arkasında olduğunu bildiği, "dost" dediği kişiler için kullanılmaya başlanmış bu kelime 
ve zaman içinde "arkadaş" adını almış.

Kendinizi mutlu ve her daim güvende hissettirecek bir arkadaşa sahip olmak, en pahallı hediyeden daha lüks, en güzel kokulu çiçekten daha mistir 

bir kıssadan hissenin daha sonuna gelmişiz göz açıp kapayana kadar. oldu o zaman.

2012/02/12

Kot olsun bizim olsun.




  










 

Hem -5 derece de olsa güzel olan cumartesi için, hem de bu güzel elbiseyi bana hediye eden Lee Cooper Türkiye için kaldırıyorum kupada sahlepimi :)

Dipnot: Özel yıkama, boyama ve parlatma tekniği kullanarak bu parlak ve derimsi görünümü vermişler kumaşa. Üstelik de her bir elbise bir kişinin elinden çıkmış, yani el emeği göznurudur bu gördüğünüz arkadaş. 
Limited Edition olarak Lee Cooper'larda hepinizin sevgisini bekliyo şu an. 
Gidin dokunun sevin 

"Ay minikkuş o kot elbiseyle hiç topuklu olmuş muuu" diyosanız babetle yada Converse'le de giyebilirsiniz, hatta terlikte bile:) Hani bi laf vardır "büyükle büyük, küçükle küçük olur" diye.

Spor ayakkabıyla spor, topukluyla klasik olur bu. Garanti :)


Elbise: Lee Cooper / Ayakkabı: Giovanna / Çanta: Zara / Şapka: H&M / Kemer: Koton(aslen kolye) 

2012/02/07

Yalancı bahar
















Yalancı bahar, ikinci bahar, yanlış bahar. 
Bütün şarkılar bütün diziler sanki bahar için yazılmış hep.
Yok efendim ne soğuğu üşütürmüş, ne sıcağı pişirirmiş, bahar gibisi yokmuş.

Şimdi günlerden kış olmasa, arkamda şu kar yığını olmasa, attığım iki adımda bir buza basarak kayma ihtimalim olmasa, sizce bu fotograflar bu kadar güzel olabilir miydi?
dipnot: yazar burda kinaye yaparak, yada her neyse işte ondan, aslında bi çeşit kendini kandırmakta ve içten içe baharı özlemektedir.
En kış sevmeyen, soğuktan nefret eden ve havalardan konuşmaktan bıkmış halimle, kar-güneş ikilisine, yalandan da olsa bi arada oldukları için teşekkür ediyorum. 
Pazar günleri de güzel olabiliyomuş bazen.

Ama başlığa dikkatinizi çekerim, kendisi yalancı bir bahar. Kim inanırki zaten şubatta açan güneşe. 
Hadi hepimiz incecik giyip kendimizi deli danalar gibi dışarı atmışken sobelemeye başla bizi. 
Kazan çömlek patlasın.

Ceket: Mango / Kazak: H&M Çocuk / Pantolon: Koton / Bot: Marc O'Polo / Çanta: Guess

2012/02/05

Kumkuma


Kumkuma diye bi kelime var.
Hani böyle bi özelliği fazlasıyla bünyesinde bulunduran şeyler için söylenir. 
Laf ebesi değil de laf kumkuması derler onun gibi.


Benim dünyamda da bir sürü kumkuma vardır.

Annemin elleriyle yaptığı keşkek mesela. Tam bir lezzet kumkuması. İçinde yok yok, tavuğundan yarmasına, fasülyesinden mısır ununa kadar ne ararsan onda. Bide tereyağını kızdırıp şöyle bi üstünde gezdirirsin. Aman neyse işte, yemek konusuna girince çıkasım gelmiyo. Lezzet kumkumalarım saymakla bitmez benim.



Komiklik kumkuması bi kızkardeşim var mesela. "Sen büyüyünce tiyatrocu ol" dediydiler de dinlememişti. Hey gidi. Şimdi Yalan Dünya'da Açılay olabilirdi esasen:) Yetenek doğuştan gelir derler, çok pis taklitçidir. Taklitçi dediysek tiyatral anlamda. Tevekkeli değil küçükken kankardeşiyle birlikte (buna da çok gülüyorum aklıma geldikce, bu ayrı bi post konusu olabilir) bütün mahallenin kadınlarını bi araya getirip onlara tiyatro oyunları sergilerlerdi. Sonra da iyiki geldiniz babında küçük hediyeler verirlerdi izleyicilerine, annemin kremleri gibi, az kullanılmış saç fırçası gibi, taso gibi :) taa o zamanlardan beri paylaşımcıdır ablasının kuzusu ^_^

Pamukluk kumkuması bi kedim var. Hepiniz biliyosunuz Püre'yi. Al koynuna battaniye gibi yat, o kadar yumuşak. Karakterini yediğim çok da yumuşak huyludur. Ben çamaşırları yıkarken yumuşatıcıların arasına yatıp ordan beni izlemesinin bu yumuşaklıkla hiçbir alakası yok ama, allah vergisi onunki <3

Fikir kumkuması bi kocam var. Her konuda mutlaka fikri vardır. Her konuya uygun bir iş fikri de vardır. Bir bardak su içerken bile suyla ilgili kırk tane iş fikri ortaya atabilir. Hayal dünyasının da hayli geniş olduğunu düşünecek olursak bizde fikir derya deniz :)

Mesela ben de anında görüntü kumkumasıyım. Peki neden özellikle bunu vurguladım?
Mesela bi etek gördüm askıda ama modeli güzel degil. Hemen o etegi baska bi modele çevrilmiş olarak düşünür ve üzerimde hayal eder, beğenirsem alırım:) Sonra da keser biçer o hayal ettiğim hale getiririm.








Üzerimdeki bu gömleği de H&M'in birbirine girmiş tezgahlarından birinde gördüm mesela geçen gün. Desenini ve kumaşını çok sevdim ama üzerinde 48 beden yazıyodu. Şöyle bi tuttum elimde hakkaten 48 beden, ama bu bana salaş bi gömlek gibi olabilir dedim ve hemen oracıkta (kabine kadar bile dayanamadım) kazagımın üstüne giydim. Ne göreyim, resmen modeli buymuş da benim için özellikle oraya bırakılmış gibi.
İyiki de o 48 beden teyze gelip almamış onu, yoksa napardım ben <3

Bundan sonra bana biraz kilo al diyenlere, e daha napiyim yaaa 34 bedendim 48 beden olmuşum diycem gururla :)

Oldu çok sağolun.

dipnot: Fotoğraflar için Funda'ya teşekkür:)

Gömlek&Kolye&Şapka: H&M / Etek: Paris'ten / Bot: Giuseppe Zanotti / Çanta: Calvin Klein / Bileklikler: Asos